28.12.2018 İstanbul
Şara Aslıhan Arş
" KORKUSUZ KADINLAR "
...
Korkusuz Kadınlar Okulu
00:01 | 03 Eylül 2004
Ece TEMELKURAN
Çok para kazansan, bütün
dolmaları sarsan, bütün ülkelere bilet alsan da bitmiyor, gitmiyor içinden,
bütün pilileri düzgün ütülesen. Haksızlık edilmiş bir kız çocuğu var karnının
içinde; silahsızken yakalanmış. Kendini sevdirmek için bir şey daha, hep bir
şey daha yapmak zorunda olan küçük kız yerleştirmişler senin içine. Kimse seni
sevmeyecek istediğin şeyleri yapsan. Şimdi, kapıyı çeksen çıksan, o adama, o
kadına tam da aklından geçen cümleyi kursan, bu sabah fazla renkli bir etek
giysen, biraz yüksek sesle gülsen, yalnız başına Meksikaya gitmeyi planlasan...
Tatlı kardeşim, ispatlayamayacağın cinayetler işlenmiş, damlaya damlaya göl
olmuş can. Durmuş. Canını emmişler baştan, daha evvelden, çocukluktan. Alımlı
vücudunu büzüp büzüp koymuşlar senin. Canım, cancağızım, omuzların kısılmış
evvelde bir zaman. Daha sen küçükken aklına, senle birlikte büyüyen, yıllar
içinde etine kaynayan, artık bir organın sandığın, yanıldığın bir korku konmuş.
İki gözüm, kereveti kurmuşsun, üzerine çıkanlar, tepinenler, evi zannedenler
olmuş. Şimdi alsalar korkuları, olsa öyle bir ameliyat. Bir bıçakla kazısa
doktor, olabilse öyle bir doktor. "Oh be!" desen. Elini kolunu, elin
kolun nasıl istiyorsa öyle uçursan, düşürsen, göndersen, çağırsan. Saçını
savursan, telini hesap etmeden. Çapur çupur girişsen hayata, meydan okusan.
Sevmeyen sevmese, sevene olmamış ülkeler sunsan. Seven, onlarla yetinse, bir de
"Su getirsene" demese. Bütün öfkelerin içinde kuş yuvaları gibi delik
delik ve cik cik kıvranmasa, dışarı salsan. İstemediğin hiçbir şey yapmasan.
Katlandığın bir şey olmasa, bedelini de ödemeye hazır olsan. Katlanmadan,
buruşmadan yaşasan. Canım kardeşim, cancağızım, içinden bir doktor civanım,
çekse çıkarsa şu istediklerini yapacakken duraklayıp, duraklayınca kendini
suçlayıp, en son zaten iyi bir fikir olmadığına kendini ikna eden cinai
çocuğu... Doktor civanım ameliyatı Bir okul olsa şimdi, fena mı olurdu?
Kadınlara ne ise yaraları onu tamir etmeyi öğreten bir okul. Ne büzüştürdüyse
evvelde omuzlarını, dönüp oralara intikam almayı öğreten bıçaklı bir müfredat.
İçinde dans edeni ne bozduysa onu bulacak, dövecek, geldiği bela yuvasına geri
göndermeyi öğretecek bir sınıf. Bağırman gerektiğinde korkmadan bağırmayı,
öfkelendiğinde karşındakinin canını almayı öğreten bir ünite dergisi. Hayatın
Cin Alisi... Hatta Bir Cin Ayşesi olsaydı okulların, acaba şimdi böyle mi
olurduk? Şimdi sen kadın olmayı yeniden hecelesen, kerevete bindiklerinde,
tepindiklerinde silkeleyip örtüleri "Savulun ulan!" diyebilsen...Ne
ki çok çekmiş annelerden öğreniliyor hayat. Çok çekmek, kanunu gibi kadınların.
Kadın olmak için çok çekmek gerekiyor, öyle diyor anneler. "Aman bana
benzeme. Akıllı ol!" derken ve sen ancak çok çektiğin anları anlattığında
seni kucağına buyur ederek tam tersini mi söylüyor aslında evvelden yazılmış
"çok çekmiş anneler müfredatı"? Cümle çok mu karıştı? Öyle oluyor
zaten. Karışarak karıştırıyor seni çok çekmiş anneler...Belki annen seni sevsin
diye sen de çok çekmelisin. Böylece "iyi" kadınlar grubunda sen de
hazin bir yer edinebilirsin. Böylece sen de çok çekebilirsin ve kızına çok
çekmek bilgisini istesen de istemesen de geçirirsin. Böylece hep birlikte...
Omzu kısılmış, karnı büzüşmüş, kahkahası içine kaçmış olarak... Kerevette bir
kalabalık ve bir ömür daha gitti öylesine böylemesine şaşkın alabalık! Korkusuz
Kadınlar Okulu olsa, iki gözüm. Kızlarımızı göndersek. Dünyayı devirebileceğini
öğrense kızlarımız. Öyle kızlarımız olsa, korkusuz kızlarımız. Artık. Biz artık
korkusuz kızlar doğursak. Çoğalsak.
ECE TEMELKURAN
...ARALIK 2018...
...ŞARA...