15 Mayıs 2016 Pazar

" DAN SONRA ! "

                                                                    30.01.2016 İSTANBUL
                                                                              ŞARA  A. ARŞ






"            DAN          SONRA              "




...







...




İlerlediğim bir yolda fiziksel ya da soyut  çok hızlı  yürümeye başladım ...

Arkama hiç bakmamaya   ...

İnsanların gözlerine direkt bakmaya   ...

Gördüğüm  ilk bakışı  anlamaya  ...

Ayak tabanlarımda ve avuç içlerimde ki kelimelerle ifade edilemeyecek güce

güvenerek , yeryüzünde  beni sekteye uğratacak hiç bir şeyin var olmadığına ...

Yürüyemeyeceğim yol  ...

Çözemeyeceğim problem  olmadığına  ...

Bir lokma ekmek bir yudum su bana dünyada dile damağa değmemiş 

tatlar verdi  ...

Bedenler  aynılaştı   ...

Ruhlar  farklılaştı   ...

Saçımın tek bir  telinin  ,  tırnağımın  ,  soluduğum havanın  baştan aşağı 

deli   divane         "     ALLAH    BİLİR   '    i    oldu   ...

28   yıldan sonra benim gözlerim  gördü    ...

28   yıldan sonra  benim  kulaklarım  duydu   ...

Bana 28  yıldan sonra  "       BİR  RAZI  OLMUŞLUK  VERİLDİ Kİ   "   !

Canımın her acısında       :

"     RAZI  OLMUŞLUĞUM  ZÜMRÜTTEN  KAFTANLAR   GİYDİ      "        ...

Saçlarıma  ...

Alnıma  misk kokular sindi  ...

Zihnim öyle bir aydınlandı ki    ...

Düşmanlarıma dahi nasip olsun böylesi   ...

BUNDAN  SONRA  ;

Okuduğum kitapları tekrar okumaya başladım ...

Bu kez başka bir algı düzeyiyle   ...

İzlediğim filmleri tekrar izlemeye başladım ...

Bu kez  başka bir gözle  ...

Düşün ki  28 yıldır  !

Bulduğun   ...

Biriktirdiğin  ...

İnandığın  ...

Ne varsa bir çöp kutusuna teslim ettin kendi ellerinle  ...

28  yıldan sonra   !

Görebileceğin her şeyi   ...

Duyabileceğin  her  şeyi   ...

Öğrenebileceğin    her  şeyi   ...

Yeniden  öğrenmeye başladın  ...

Bu kez  başka türlü   ...




Kan ter içerisinde zamanı kovalamak yerine  , uzanıp bir  Erguvan ağacının

gölgesine kuş cıvıltılarını dinleyerek    "  ZAMANIN GELMESİNİ BEKLEDİM "

yüzüme vuran Erguvan ağacının yapraklarının gölgesi , şarkılarım , şiirlerim ve

"suslarımla"  birlikte  ...



Kendimi anlatmak için çaba harcamıyorum  bundan sonra  ...

Ellerim konuşuyor   ...

Saçlarım ...

Bundan sonra bir daha hiç geriye dönüp bakmıyorum ...

Bakma ihtiyacı duymuyorum  ...

Yüzüm o kadar  geleceğe  dönük  ...

Başım o kadar  dimdik  ki ...

Eğer ben böyle dimdik   yürürken az ötemde arkamda bilmediğim bir el  benim

boyumun 3  katı uzunluğunda benin kilomun  5 katı ağırlığında ateşten bir 

mızrak fırlatsa ve mızrak yanarak iki kol küreğimin  arasından sırtımdan girip

kalbimi , ciğerlerimi parçalayarak , kaburgalarımı kırarak vücudumdan çıksa 

ve benim gücüm , takatim , iradem arkama dönüp bakmaya yetse bile ,

bana bu mızrağı kim fırlattı  diye dahi dönüp bakmayacaktım arkama ...







"    BUNDAN SONRA  YÜZÜM   HEP GELECEĞE  DÖNÜK  OLDU    "     ...









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder