30.01.2016 İSTANBUL
ŞARA A. ARŞ
" DAN SONRA "
...
...
İlerlediğim bir yolda fiziksel ya da soyut çok hızlı yürümeye başladım ...
Arkama hiç bakmamaya ...
İnsanların gözlerine direkt bakmaya ...
Gördüğüm ilk bakışı anlamaya ...
Ayak tabanlarımda ve avuç içlerimde ki kelimelerle ifade edilemeyecek güce
güvenerek , yeryüzünde beni sekteye uğratacak hiç bir şeyin var olmadığına ...
Yürüyemeyeceğim yol ...
Çözemeyeceğim problem olmadığına ...
Bir lokma ekmek bir yudum su bana dünyada dile damağa değmemiş
tatlar verdi ...
Bedenler aynılaştı ...
Ruhlar farklılaştı ...
Saçımın tek bir telinin , tırnağımın , soluduğum havanın baştan aşağı
deli divane " ALLAH BİLİR ' i oldu ...
28 yıldan sonra benim gözlerim gördü ...
28 yıldan sonra benim kulaklarım duydu ...
Bana 28 yıldan sonra " BİR RAZI OLMUŞLUK VERİLDİ Kİ " !
Canımın her acısında :
" RAZI OLMUŞLUĞUM ZÜMRÜTTEN KAFTANLAR GİYDİ " ...
Saçlarıma ...
Alnıma misk kokular sindi ...
Zihnim öyle bir aydınlandı ki ...
Düşmanlarıma dahi nasip olsun böylesi ...
BUNDAN SONRA ;
Okuduğum kitapları tekrar okumaya başladım ...
Bu kez başka bir algı düzeyiyle ...
İzlediğim filmleri tekrar izlemeye başladım ...
Bu kez başka bir gözle ...
Düşün ki 28 yıldır !
Bulduğun ...
Biriktirdiğin ...
İnandığın ...
Ne varsa bir çöp kutusuna teslim ettin kendi ellerinle ...
28 yıldan sonra !
Görebileceğin her şeyi ...
Duyabileceğin her şeyi ...
Öğrenebileceğin her şeyi ...
Yeniden öğrenmeye başladın ...
Bu kez başka türlü ...
Kan ter içerisinde zamanı kovalamak yerine , uzanıp bir Erguvan ağacının
gölgesine kuş cıvıltılarını dinleyerek " ZAMANIN GELMESİNİ BEKLEDİM "
yüzüme vuran Erguvan ağacının yapraklarının gölgesi , şarkılarım , şiirlerim ve
"suslarımla" birlikte ...
Kendimi anlatmak için çaba harcamıyorum bundan sonra ...
Ellerim konuşuyor ...
Saçlarım ...
Bundan sonra bir daha hiç geriye dönüp bakmıyorum ...
Bakma ihtiyacı duymuyorum ...
Yüzüm o kadar geleceğe dönük ...
Başım o kadar dimdik ki ...
Eğer ben böyle dimdik yürürken az ötemde arkamda bilmediğim bir el benim
boyumun 3 katı uzunluğunda benin kilomun 5 katı ağırlığında ateşten bir
mızrak fırlatsa ve mızrak yanarak iki kol küreğimin arasından sırtımdan girip
kalbimi , ciğerlerimi parçalayarak , kaburgalarımı kırarak vücudumdan çıksa
ve benim gücüm , takatim , iradem arkama dönüp bakmaya yetse bile ,
bana bu mızrağı kim fırlattı diye dahi dönüp bakmayacaktım arkama ...
" BUNDAN SONRA YÜZÜM HEP GELECEĞE DÖNÜK OLDU " ...

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder