4 Mayıs 2016 Çarşamba

" YAŞAMAK İÇİN UMUT VAR " !!!

                                                                        03.05.2016 İSTANBUL
                                                                                  ŞARA  A. ARŞ



                              "    YAŞAMAK İÇİN UMUT VAR   "   !!!


Nihayet güneş bulutların arasından muhteşem yüzünü gösterdi , gerçi 

ben onun ışığının gölgesine bile razıyım ...

Onun ayrı ayrı isimleri var ... Sesleri yok susları var ... Bin sese bedel ..

Zerreleri var !

Nuru var !

Anlamlarına varmaz ki benim lal dilim !

Işığının bana değmesiyle benim yok olmam !

Var olmam var !

Işığının değdiği her şeyin başka başka şeylere dönüşmesi var !

Yaşam sonsuz sınırsız güzelliklerle donatılmış elbette duyabilene , görebilene

gördüğü her şeyden sonra onun  keyfini sürenler de var  ...



...



Önce hasta mı bir sorunu mu var diye düşündüm burnunun dibine kadar girip 

gözlerini görünce bunun tatlı bir uyku mahmurluğu olduğunu anladım ...

...




Hayat ziyan edilmeyecek kadar özel  , anlamlı  ve bizim avuçlarımıza bırakılmıştı.

Yön vermemiz için , inandığımız şekilde yaşamak ve davranmak için ...

İrade verilmişti bize         "    HERKESE KENDİ HAYATININ TANRISI   "   olması

için ... 




Yalana da gücümüz vardı doğruya da kim neye inanırsa o doğrultuda yaşayacak 

ve ona inanacaktı bu durumda herkes kendi inandığını yaratacaktı ...

Güne de gücümüz vardı  geceye de ...  Kim yaşamını bir öğle vakti gibi 

yaşamak isterse öyle yaşayacaktı ve yine her kim yaşamını gece yarısı gibi 

yaşamak isterse öyle yaşayacaktı ...  İrademiz boşunamıydı ...



Denizede gücümüz vardı bizim ...  Çölede ...

İsteyen deniz olurdu ...    İsteyen çöl ...  Kim engel olacaktı buna kendisi

dışında ...

İnsan sonsuz manadaki anlamlar deniziydi ama farkında değildi ...

Bu anlamlar denizini  yemeye, içmeye, sevişmeye,gezmeye , çıkara, yalana,

fitneye, kana değiştik ...    Değiştim bir vakit ...



Göğün altında savaşlar çıkardı insanlar ...  Hastaneler bombaladı ...

Camiler bombaladı ...  Tecavüzler etti ...   Kan akıttı biri ...

Bir diğeri kendinden zayıfı ezdi ...  Aslında kendini ezdiğini bilmeden ...

Bir    "   adil karar   "      bir çıkar karşısında yok sayıldı ...   Nasılsa dünyaydı

burası ...    Zayıflar onlarca yok olmaya mahkumdu  ...  İnsan yaradılışı gereği

mana aradı ...  Kimi kanda buldu manasını ...  Kimi merhamette ... İkiside

gerçekti  ...   İkisinide var eden irade kendisiydi işte ...

Yetmedi  insana ,  yaptıkları  biri hamile bir bedeni doğumuna bir ay kala 

taşla kafasını ezdi  ...   Mutlaka haklıydı ...  Biri şehveti uğruna bir başka 

bedenin canlı canlı bileklerini kesti ...  Bedenini yaktı   ...  Mutlaka haklıydı...

Biri öz kızına tecavüz etti bir başkası komşunun kızına ikiside aynıydı ...

Mutlaka haklıydılar ...  



Yetti mi dersiniz  ?  ...  Yetmedi  ...   İrade sahibine kararlar nasıl yetebilirdi...

Para çok önemliydi bir kere ...  Onun için yapılmayacak şey yoktu ...

Kadınlar sevmediği adamlarla yattı ... Adamlar daha çok kadın için daha çok

kan akıttı ... Sahte imzalar atıldı ...   Sahte hayatlar yaşandı ama mutlaka 

değerdi ... mutlaka haklıydılar ...  Gök gözlerini kapatmak istedi olana bitene...



Göğün bile göğsü sıkıştı kapatamadığı gözleri sebebiyle bu nasıl şahit 

olmaktı ...

Yetemedi insana biri sokakta gördüğü kedinin gözünü oydu bundan mutlu oldu...

Mutlaka haklıydı ...  Biri elinde cv siyle gelen birine iş verdi kadınlarından 

biri yapmak için geleni ... Mutlaka haklıydı ... Biri bir başkasıyla kendisini 

kıyaslayıp zarar görmesi için gördüğü herkese karanlık ağzını açtı gerçek 

olmadığı halde üstelik ... Mutlaka haklıydı ...  Bir başkası kendisine edilen 

emanete ihanet etti ... Mutlaka haklıydı ...   Biri bir başkasını kandırdı ...

Mutlaka haklıydı ...


İnsanın yapacaklarının sonu , sınırı , dur ' u  ,   olmaz ' ı  yoktu ...

Durmadı da zaten ...


Ettiği   ...   Kendine ettiği eziyeti bitemedi  ...

Göğün altında yüzyıllar boyunca  masumları öldürdü  ...   Kanları akıttı  ...

Doymak bilmeyen bir iştahla karanlığa kadeh kaldırdı ...  Karanlıkta ...

Aydınlıkta ta kendisiydi ...  Kendini bu kadar  bilmezdi insan ... 

Varlığının irade yanı neyi var ederse o olacaktı ...   İnsan karanlık dedi de 

başka bir şey  demedi ...  Kan dedi de başka bir şey  demedi  ...  İçtiğinin 

kendi kanı olduğunu idrak edemeyecek kadar karanlığı hakimdi iradesine ...

Kendi karanlığında sıcak , tuzlu kanını içti kana kana ...


Dünya da güller var demedi  ...   Güllerin rengini bile kan gördü insan ...



Dünyada sevgi var  demedi ...  Kanın tadını o kadar aldı ki sevgiyi kılıf 

yapıp karanlığına kanlar , cinayetler  ekledi  ...


Ekleyemediklerini de mutlaka lekeledi ... Dünyada   "  çocuk masumiyeti  "

var demedi ... Bir çocuk masumiyetini bile şehvete alet etti insan  ...

Kendisine uzatılan ele değil ...  Elin vajinasına , göğsüne değdi gözü ...

İnsan o kadar haklıydı ki  ...   Mutlaka  haklıydı  ...


Dünyada ağaçlar da var demedi insan  ...  Her fidanı ayrı yaktı yıktı ...

O kadar kin doluydu ki insan hiç bir şey yapamasa yaprağını koparmak 

huzur verdi o na ...   Mutlaka haklıydı ...



Yakabileceği her şeyi yaktı ...  Yok edebileceği her şeyi yok etti ...

Ağzı kan , karanlık , küfür doluydu insanın  ...   Yok edebileceği her şeyi yok 

etti insan ...


Fakat yok edemeyeceği şeyler de vardı yer yüzünde  , onun bütün zalimliğine,

zorbalığına , adaletsizliğine , kan ve küfür sevgisine rağmen ...

İnsanın yer yüzünde yok edemeyeceği şeyler de vardı ...



"    AYDINLIK   "      ...



Bu aydınlığın içinde ne yoktu  ki  : bir kere kendi çıkarın ile bir başkasının 

faydası karşı karşıya geldiğinde senin gönüllü geri çekilmen vardı ...



Mideme iki lokma fazladan gitsin diye sana isteyenin istediği şekilde 

davranabilmesinin önünde durmak vardı ...


Seni köle yapmak isteyen bir avcıyla karşılaştığında kuş olup uçmak vardı

göğe ...



Bu     "   AYDINLIK   "    anlatmakla bitmezdi ki  :

Kendisi için çöpü karıştıran bir çift minik elin yanında ki kediyi unutmaması

oradan geçen birini ağlatması vardı ...



"   ADALET    "      vardı    bu       "   AYDINLIKTA   "    ;

Kendisine merhamet edilen birinin gönlüne verilen    "  Azrail ' e çorba yapma 

isteğini   "   hadi es geçsek  gözünün gördüğü görmediği her şeye ettiği

merhamet vardı  es geçemeyeceğimiz  ...



Denizlerin dili   vardı   ... Güneşin ...  Yaprağın   ...

Bu         "        AYDINLIKTA     "      ;


Bir savaş bölgesinde   "  GÖNÜLLÜ  KALAN ÇOCUK DOKTORLARI   "   vardı ...

Kendine ait bir organı bir beklenti içinde olmadan kumasına verenler vardı ...

Bu     "    AYDINLIK    "      "  GÖRÜNMEZ   "   "  SESSİZ   "   ama o kadar 

güçlüydü ki   ;   mutlaka haklı olanlar       "   ONU   YOK EDEMEDİLER  "    !



Onlarında iradesi vardı işte ... Onlarda insandı ...  Baksana onlarında 

iki kolu ,  iki bacağı ,  bir kafası vardı ...

Bir kan akıtanla ,  akan kana tampon yapan arasında ki fark iki kol , 

iki bacak , bir kafa  değildi demek ki ...

İradesiydi öyleyse ...

İnsan kan mı  akıtacak ? 

Kana tampon mu yapacak ?

Kendisi karar verecekti ...  Kendi iradesiyle ...



Baştan aşağı  nefret mi olacaktı ?

Baştan aşağı  hoşgörü mü ?

Kendisi karar verecekti   ?


Dünya onun isteği ile gri mi olacaktı ?

Yine onun isteği üzere rengarenk mi olacaktı  ?

İnsanın iradesi yön verecekti ?



İnsan avcılar mı yetiştirecekti dünyaya  ?

Göğe uzanan kuşlar mı ?



Çöl mü olacaktı ?

Deniz mi ?

İnsan ne kadar  sonsuz sınırsızdı ?

Baştan aşağı irade !  Baştan aşağı yön vermek demekti bu !

İnsan ne olacağına !  Nasıl olacağına baştan aşağı yön verecekti !

Sadece kendine de değil üstelik !  Arş ' ın altına  !



Gökteki bu kuşlara silah mı doğrultacak  ?

Balkonlara , camlarının kenarlarına , ağaçların diplerine yem mi koyacak ?



İnsan bu kadar hakimdi işte ...

Bu kadar yön verir haldeydi ...

Kanada ...

Merhametede ...

Bu kadar aşıktı işte  ...



Her şey ne kadar orta da ...

Ne kadar  gözünün önünde ...

Ne kadar seçilmeye hazırdı ...



Seçim yapabilme özgürlüğü ne hürriyetti  ?

Nasıl bir güç  ?

Bir başkasının dayatmasına , emrine , körü körüne söylediklerinin

peşinden gitmeyip kendi seçimini yaratabilmek ?

Kendi eleğinde elemek olanı biteni ?

Kendi iradenle yön vermek !  

Karar  vermek !

"         BU   KARAR   BAŞTAN AŞAĞI    BENİM      "     !     DİYEBİLMEK 




Başını göğe kaldırıp     "   ŞÜKREDEBİLMEK   "     !



...


Bu    "   AYDINLIĞIN   "   elleri de var ...  

Gözlerimle  gördüm ben ...

Yiyeceği lokmayı bir başkasına uzatırken gördüm ...

Kötü konuşmak istemeyip      "   SUSMAYI  SEÇMESİNİDE   "   gördüm ...




Bu   umut etmek değil bizzat var olanın çırılçıplak görünmesiydi ...

Ekmek kadar gerçekti ...

Su kadar gerçek ...



İnsanın yansıması göğe çıkmıştı sanki ...

Karanlığında bile aydınlık  gerçekti ...



Karanlık yanının yaktığı , yıktığı  viraneler de gerçekti ...

Karanlık yanının içindeki aydınlığın      "    YETER    ARTIK    "    demeside  ...






              "    GÖĞÜN ALTINDA YAŞAMAK İÇİN UMUT VAR HALA "    !


Rağmenlere  rağmen var  ...

Kan' a rağmen ...

İntikama rağmen ...

Zalimlere rağmen  ...

Bir kurşunun gelip bir bebeğin kalbini bulmasına rağmen var  ...



Mavi boşuna mı mavi  !

Yeşil  boşuna mı yeşil  !



İnsana  boşuna mı irade verildi !

Boşuna mı   HÜRRİYET   !



Ya ağaçlar boşuna mı ağaç  !

Kuşlar  boşuna mı kuş  !



"   YAŞAMAK İÇİN UMUT  VAR  "  ...

Kimsesiz gibi görünen bir evin bahçesi bile bilmişde bunu ... Yeşillenmiş ...


Yapraklarını rüzgara emanet eden bir ağaç bile bilmiş bunu...

Başını göğe kaldırmış ...

Şükretmiş ...


Kulağın bile bana bir küfür değdi ...

Sağır olayım ben dememiş ...

Duymaya ...

Sonsuz bir aşkla dinlemeye devam etmiş ...


Çiçekler ...

Nedir bizim bu insanlardan gördüğümüz zulüm dememiş ...

Tomurcuk vermeye ...

Göze kokmaya ...

Burna kokmaya ...

Gönüle  kokmaya devam etmiş ...


Biri gelirde rahatımı kaçırır dememiş o uyumaya devam etmiş ...

Yanından o na bakıp geçenlerin yüzünü gülümsetmeye devam etmiş ...



Yollar bir yere çıkmaya devam etmiş ...

Yanmamışlar ...

Yıkılmamışlarda ...

Bir nihayete ermeye devam etmişler ...


Işıklar yaprakların üzerine düşmeye devam etmiş ...

İnsan nasılsa bunu da yok edecek ...

Ben buraya düşmeyeyim dememiş ...



...




Şehvetin değdiği bir çocuk masumiyeti yitip gitmemiş   ...

Dünya bu masumiyeti hak etmiyor dememiş   ...

Masumiyetinede , çocuk coşkusunada olabildiğince daha çok sarılmış   ...

Saklamamışta üstelik   ...

Herkese göstermiş çocuk neşesinide   ...

Çoşkusunuda   ...




O kadar çok o kadar yoğunmuş ki masumiyetide ...

Çoşkusu da ...


Balonlar kendi çoşkularını unutmuşlar onunkinin yanında ...




...




Balonların sahibi bile dayanamamış  sonunda:  "  Geç bakalım balonlarla birlikte 

çekeyim seni "  demiş ,  çoşkuya ...



 :)))





Balonların sahibi el  " Karanlık yanındaki balonları alıp kaçma :)  "   isteğini 

tabiki bastırmış , dil çıkarmış ona ...

Tamam dünyaymış burasıda ...

İyiliğe kötülük yapılırsa ömrü kısalırmış dünyanın ...

İnsan dünyaymış , kötülük sigara işte  :)

Nihayetinde çocuk neşede çocuk masumiyette daha çok güçlenmiş !

Gülümseyişi dağılmış göğe , gökyüzüne  , zerrelere , zerrelerin zerrelerine !

Işık !

Yaşanılasıymış  !

Anlatılamazmış  !



Adresler bulunulmaya devam etmiş ...

İnsan gelir burada kan çıkarır dememiş ...

Gelenede gönlü açıkmış ...

Gidenede ...



İnsanlar griler var ...

Ne yapabiliriz dememişler ...

Renkler vermişler dünyaya ...


Taşlara ...

Merdivenlere ...

Hayatlarına ...

Bakışlarına ...

Düşünüşlerine ...


Doğa küşmemiş betonlar var  ...

Bizi yok ettiler diye ...

Yeşiline yeşil katmaya ...

Yağmur yağdığında çimen kokmaya ...

Toprak kokmaya devam etmiş ...


Dünyada siyah var dememiş ...

Yeşilini ...

Sarısını ...

Hayatına sarılışını sürdürmeye devam etmiş ...




Yarın öbür gün benide yok eder bu insan denilen dememiş fidan ...

Boy vermeye   ...

Büyümeye  ...

Kuşlara ev olmaya devam etmiş ...




Giriş kattaki komşu çıkar ...

Bağırır çağırır dememiş çocuklar ...

Oynamaya , koşmaya , çocukluk etmeye devam etmişler  ...

İYİ Kİ VAZGEÇMEMİŞLER !  ÇOCUKLUK ETMEKTEN  !




Dünyaymış işte burası hem bütün zıtlıklar birbirinin koynunda yaşar !

Hem de hiç vazgeçilmezmiş     "   YAŞAMDAN   "     !




Bir adım atıp bunu görüp başını önüne eğermişsin ...

İçin sıkılırmış işte ...



Bir kaç adım atıp buna şahit olup yüzünde isimsiz gökkuşakları çıkarmış ...






SEÇİM ÖZGÜRLÜĞÜ BU KADAR NET İNSANDAYMIŞ  !



BU KADAR KESİN !


...




Nihayetinde gün bitip güneş yerini başka bir güneşe devrederken :






aklında kalan en kesin şey :



"   YAŞAMAK İÇİN UMUT OLDUĞUYMUŞ  "    !




Ve  kitaplarının arasında bulduğun not  :




   "   IŞIĞINI KAYBETMEMİŞ OLMANA ŞÜKREDEREK "      !!!






EN ÇOK TA BUNA :







VE  BUNA   :







ŞÜKREDEREK  !


" İHTİYACI OLAN ALSIN "    SONRASINDA ,


"   İHTİYACI OLAN ALSIN OLMAYAN BIRAKSIN "  OLDU ...

ÖNCÜSÜ KIYMETLİ , VARLIĞINA ŞÜKRETTİĞİM , BU YAZILANLARDAN 

HABERDAR OLUP OLMADIĞINI BİLMEDİĞİM MELTEM HANIMDIR !


VARLIĞINA BİNLERCE KEZ ŞÜKÜRLER OLSUN !

ONU VAR EDENE BİNLERCE KEZ ŞÜKÜRLER OLSUN !











...MAYIS 2016...











                                                                        ...ŞARA...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder