ŞARA A. ARŞ
" YAŞAMAK İÇİN UMUT VAR " !!!
Nihayet güneş bulutların arasından muhteşem yüzünü gösterdi , gerçi
ben onun ışığının gölgesine bile razıyım ...
Onun ayrı ayrı isimleri var ... Sesleri yok susları var ... Bin sese bedel ..
Zerreleri var !
Nuru var !
Anlamlarına varmaz ki benim lal dilim !
Işığının bana değmesiyle benim yok olmam !
Var olmam var !
Işığının değdiği her şeyin başka başka şeylere dönüşmesi var !
Yaşam sonsuz sınırsız güzelliklerle donatılmış elbette duyabilene , görebilene
gördüğü her şeyden sonra onun keyfini sürenler de var ...
...
Önce hasta mı bir sorunu mu var diye düşündüm burnunun dibine kadar girip
gözlerini görünce bunun tatlı bir uyku mahmurluğu olduğunu anladım ...
...
Hayat ziyan edilmeyecek kadar özel , anlamlı ve bizim avuçlarımıza bırakılmıştı.
Yön vermemiz için , inandığımız şekilde yaşamak ve davranmak için ...
İrade verilmişti bize " HERKESE KENDİ HAYATININ TANRISI " olması
için ...
Yalana da gücümüz vardı doğruya da kim neye inanırsa o doğrultuda yaşayacak
ve ona inanacaktı bu durumda herkes kendi inandığını yaratacaktı ...
Güne de gücümüz vardı geceye de ... Kim yaşamını bir öğle vakti gibi
yaşamak isterse öyle yaşayacaktı ve yine her kim yaşamını gece yarısı gibi
yaşamak isterse öyle yaşayacaktı ... İrademiz boşunamıydı ...
Denizede gücümüz vardı bizim ... Çölede ...
İsteyen deniz olurdu ... İsteyen çöl ... Kim engel olacaktı buna kendisi
dışında ...
İnsan sonsuz manadaki anlamlar deniziydi ama farkında değildi ...
Bu anlamlar denizini yemeye, içmeye, sevişmeye,gezmeye , çıkara, yalana,
fitneye, kana değiştik ... Değiştim bir vakit ...
Göğün altında savaşlar çıkardı insanlar ... Hastaneler bombaladı ...
Camiler bombaladı ... Tecavüzler etti ... Kan akıttı biri ...
Bir diğeri kendinden zayıfı ezdi ... Aslında kendini ezdiğini bilmeden ...
Bir " adil karar " bir çıkar karşısında yok sayıldı ... Nasılsa dünyaydı
burası ... Zayıflar onlarca yok olmaya mahkumdu ... İnsan yaradılışı gereği
mana aradı ... Kimi kanda buldu manasını ... Kimi merhamette ... İkiside
gerçekti ... İkisinide var eden irade kendisiydi işte ...
Yetmedi insana , yaptıkları biri hamile bir bedeni doğumuna bir ay kala
taşla kafasını ezdi ... Mutlaka haklıydı ... Biri şehveti uğruna bir başka
bedenin canlı canlı bileklerini kesti ... Bedenini yaktı ... Mutlaka haklıydı...
Biri öz kızına tecavüz etti bir başkası komşunun kızına ikiside aynıydı ...
Mutlaka haklıydılar ...
Yetti mi dersiniz ? ... Yetmedi ... İrade sahibine kararlar nasıl yetebilirdi...
Para çok önemliydi bir kere ... Onun için yapılmayacak şey yoktu ...
Kadınlar sevmediği adamlarla yattı ... Adamlar daha çok kadın için daha çok
kan akıttı ... Sahte imzalar atıldı ... Sahte hayatlar yaşandı ama mutlaka
değerdi ... mutlaka haklıydılar ... Gök gözlerini kapatmak istedi olana bitene...
Göğün bile göğsü sıkıştı kapatamadığı gözleri sebebiyle bu nasıl şahit
olmaktı ...
Yetemedi insana biri sokakta gördüğü kedinin gözünü oydu bundan mutlu oldu...
Mutlaka haklıydı ... Biri elinde cv siyle gelen birine iş verdi kadınlarından
biri yapmak için geleni ... Mutlaka haklıydı ... Biri bir başkasıyla kendisini
kıyaslayıp zarar görmesi için gördüğü herkese karanlık ağzını açtı gerçek
olmadığı halde üstelik ... Mutlaka haklıydı ... Bir başkası kendisine edilen
emanete ihanet etti ... Mutlaka haklıydı ... Biri bir başkasını kandırdı ...
Mutlaka haklıydı ...
İnsanın yapacaklarının sonu , sınırı , dur ' u , olmaz ' ı yoktu ...
Durmadı da zaten ...
Ettiği ... Kendine ettiği eziyeti bitemedi ...
Göğün altında yüzyıllar boyunca masumları öldürdü ... Kanları akıttı ...
Doymak bilmeyen bir iştahla karanlığa kadeh kaldırdı ... Karanlıkta ...
Aydınlıkta ta kendisiydi ... Kendini bu kadar bilmezdi insan ...
Varlığının irade yanı neyi var ederse o olacaktı ... İnsan karanlık dedi de
başka bir şey demedi ... Kan dedi de başka bir şey demedi ... İçtiğinin
kendi kanı olduğunu idrak edemeyecek kadar karanlığı hakimdi iradesine ...
Kendi karanlığında sıcak , tuzlu kanını içti kana kana ...
Dünya da güller var demedi ... Güllerin rengini bile kan gördü insan ...
Dünyada sevgi var demedi ... Kanın tadını o kadar aldı ki sevgiyi kılıf
yapıp karanlığına kanlar , cinayetler ekledi ...
Ekleyemediklerini de mutlaka lekeledi ... Dünyada " çocuk masumiyeti "
var demedi ... Bir çocuk masumiyetini bile şehvete alet etti insan ...
Kendisine uzatılan ele değil ... Elin vajinasına , göğsüne değdi gözü ...
İnsan o kadar haklıydı ki ... Mutlaka haklıydı ...
Dünyada ağaçlar da var demedi insan ... Her fidanı ayrı yaktı yıktı ...
O kadar kin doluydu ki insan hiç bir şey yapamasa yaprağını koparmak
huzur verdi o na ... Mutlaka haklıydı ...
Yakabileceği her şeyi yaktı ... Yok edebileceği her şeyi yok etti ...
Ağzı kan , karanlık , küfür doluydu insanın ... Yok edebileceği her şeyi yok
etti insan ...
Fakat yok edemeyeceği şeyler de vardı yer yüzünde , onun bütün zalimliğine,
zorbalığına , adaletsizliğine , kan ve küfür sevgisine rağmen ...
İnsanın yer yüzünde yok edemeyeceği şeyler de vardı ...
" AYDINLIK " ...
Bu aydınlığın içinde ne yoktu ki : bir kere kendi çıkarın ile bir başkasının
faydası karşı karşıya geldiğinde senin gönüllü geri çekilmen vardı ...
Mideme iki lokma fazladan gitsin diye sana isteyenin istediği şekilde
davranabilmesinin önünde durmak vardı ...
Seni köle yapmak isteyen bir avcıyla karşılaştığında kuş olup uçmak vardı
göğe ...
Bu " AYDINLIK " anlatmakla bitmezdi ki :
Kendisi için çöpü karıştıran bir çift minik elin yanında ki kediyi unutmaması
oradan geçen birini ağlatması vardı ...
" ADALET " vardı bu " AYDINLIKTA " ;
Kendisine merhamet edilen birinin gönlüne verilen " Azrail ' e çorba yapma
isteğini " hadi es geçsek gözünün gördüğü görmediği her şeye ettiği
merhamet vardı es geçemeyeceğimiz ...
Denizlerin dili vardı ... Güneşin ... Yaprağın ...
Bu " AYDINLIKTA " ;
Bir savaş bölgesinde " GÖNÜLLÜ KALAN ÇOCUK DOKTORLARI " vardı ...
Kendine ait bir organı bir beklenti içinde olmadan kumasına verenler vardı ...
Bu " AYDINLIK " " GÖRÜNMEZ " " SESSİZ " ama o kadar
güçlüydü ki ; mutlaka haklı olanlar " ONU YOK EDEMEDİLER " !
Onlarında iradesi vardı işte ... Onlarda insandı ... Baksana onlarında
iki kolu , iki bacağı , bir kafası vardı ...
Bir kan akıtanla , akan kana tampon yapan arasında ki fark iki kol ,
iki bacak , bir kafa değildi demek ki ...
İradesiydi öyleyse ...
İnsan kan mı akıtacak ?
Kana tampon mu yapacak ?
Kendisi karar verecekti ... Kendi iradesiyle ...
Baştan aşağı nefret mi olacaktı ?
Baştan aşağı hoşgörü mü ?
Kendisi karar verecekti ?
Dünya onun isteği ile gri mi olacaktı ?
Yine onun isteği üzere rengarenk mi olacaktı ?
İnsanın iradesi yön verecekti ?
İnsan avcılar mı yetiştirecekti dünyaya ?
Göğe uzanan kuşlar mı ?
Çöl mü olacaktı ?
Deniz mi ?
İnsan ne kadar sonsuz sınırsızdı ?
Baştan aşağı irade ! Baştan aşağı yön vermek demekti bu !
İnsan ne olacağına ! Nasıl olacağına baştan aşağı yön verecekti !
Sadece kendine de değil üstelik ! Arş ' ın altına !
Gökteki bu kuşlara silah mı doğrultacak ?
Balkonlara , camlarının kenarlarına , ağaçların diplerine yem mi koyacak ?
İnsan bu kadar hakimdi işte ...
Bu kadar yön verir haldeydi ...
Kanada ...
Merhametede ...
Bu kadar aşıktı işte ...
Her şey ne kadar orta da ...
Ne kadar gözünün önünde ...
Ne kadar seçilmeye hazırdı ...
Seçim yapabilme özgürlüğü ne hürriyetti ?
Nasıl bir güç ?
Bir başkasının dayatmasına , emrine , körü körüne söylediklerinin
peşinden gitmeyip kendi seçimini yaratabilmek ?
Kendi eleğinde elemek olanı biteni ?
Kendi iradenle yön vermek !
Karar vermek !
" BU KARAR BAŞTAN AŞAĞI BENİM " ! DİYEBİLMEK
Başını göğe kaldırıp " ŞÜKREDEBİLMEK " !
...
Bu " AYDINLIĞIN " elleri de var ...
Gözlerimle gördüm ben ...
Yiyeceği lokmayı bir başkasına uzatırken gördüm ...
Kötü konuşmak istemeyip " SUSMAYI SEÇMESİNİDE " gördüm ...
Bu umut etmek değil bizzat var olanın çırılçıplak görünmesiydi ...
Ekmek kadar gerçekti ...
Su kadar gerçek ...
İnsanın yansıması göğe çıkmıştı sanki ...
Karanlığında bile aydınlık gerçekti ...
Karanlık yanının yaktığı , yıktığı viraneler de gerçekti ...
Karanlık yanının içindeki aydınlığın " YETER ARTIK " demeside ...
" GÖĞÜN ALTINDA YAŞAMAK İÇİN UMUT VAR HALA " !
Rağmenlere rağmen var ...
Kan' a rağmen ...
İntikama rağmen ...
Zalimlere rağmen ...
Bir kurşunun gelip bir bebeğin kalbini bulmasına rağmen var ...
Mavi boşuna mı mavi !
Yeşil boşuna mı yeşil !
İnsana boşuna mı irade verildi !
Boşuna mı HÜRRİYET !
Ya ağaçlar boşuna mı ağaç !
Kuşlar boşuna mı kuş !
" YAŞAMAK İÇİN UMUT VAR " ...
Kimsesiz gibi görünen bir evin bahçesi bile bilmişde bunu ... Yeşillenmiş ...
Yapraklarını rüzgara emanet eden bir ağaç bile bilmiş bunu...
Başını göğe kaldırmış ...
Şükretmiş ...
Kulağın bile bana bir küfür değdi ...
Sağır olayım ben dememiş ...
Duymaya ...
Sonsuz bir aşkla dinlemeye devam etmiş ...
Çiçekler ...
Nedir bizim bu insanlardan gördüğümüz zulüm dememiş ...
Tomurcuk vermeye ...
Göze kokmaya ...
Burna kokmaya ...
Gönüle kokmaya devam etmiş ...
Biri gelirde rahatımı kaçırır dememiş o uyumaya devam etmiş ...
Yanından o na bakıp geçenlerin yüzünü gülümsetmeye devam etmiş ...
Yollar bir yere çıkmaya devam etmiş ...
Yanmamışlar ...
Yıkılmamışlarda ...
Bir nihayete ermeye devam etmişler ...
Işıklar yaprakların üzerine düşmeye devam etmiş ...
İnsan nasılsa bunu da yok edecek ...
Ben buraya düşmeyeyim dememiş ...
...
Şehvetin değdiği bir çocuk masumiyeti yitip gitmemiş ...
Dünya bu masumiyeti hak etmiyor dememiş ...
Masumiyetinede , çocuk coşkusunada olabildiğince daha çok sarılmış ...
Saklamamışta üstelik ...
Herkese göstermiş çocuk neşesinide ...
Çoşkusunuda ...
O kadar çok o kadar yoğunmuş ki masumiyetide ...
Çoşkusu da ...
Balonlar kendi çoşkularını unutmuşlar onunkinin yanında ...
...
Balonların sahibi bile dayanamamış sonunda: " Geç bakalım balonlarla birlikte
çekeyim seni " demiş , çoşkuya ...
:)))
Balonların sahibi el " Karanlık yanındaki balonları alıp kaçma :) " isteğini
tabiki bastırmış , dil çıkarmış ona ...
Tamam dünyaymış burasıda ...
İyiliğe kötülük yapılırsa ömrü kısalırmış dünyanın ...
İnsan dünyaymış , kötülük sigara işte :)
Nihayetinde çocuk neşede çocuk masumiyette daha çok güçlenmiş !
Gülümseyişi dağılmış göğe , gökyüzüne , zerrelere , zerrelerin zerrelerine !
Işık !
Yaşanılasıymış !
Anlatılamazmış !
Adresler bulunulmaya devam etmiş ...
İnsan gelir burada kan çıkarır dememiş ...
Gelenede gönlü açıkmış ...
Gidenede ...
İnsanlar griler var ...
Ne yapabiliriz dememişler ...
Renkler vermişler dünyaya ...
Taşlara ...
Merdivenlere ...
Hayatlarına ...
Bakışlarına ...
Düşünüşlerine ...
Doğa küşmemiş betonlar var ...
Bizi yok ettiler diye ...
Yeşiline yeşil katmaya ...
Yağmur yağdığında çimen kokmaya ...
Toprak kokmaya devam etmiş ...
Dünyada siyah var dememiş ...
Yeşilini ...
Sarısını ...
Hayatına sarılışını sürdürmeye devam etmiş ...
Yarın öbür gün benide yok eder bu insan denilen dememiş fidan ...
Boy vermeye ...
Büyümeye ...
Kuşlara ev olmaya devam etmiş ...
Giriş kattaki komşu çıkar ...
Bağırır çağırır dememiş çocuklar ...
Oynamaya , koşmaya , çocukluk etmeye devam etmişler ...
İYİ Kİ VAZGEÇMEMİŞLER ! ÇOCUKLUK ETMEKTEN !
Dünyaymış işte burası hem bütün zıtlıklar birbirinin koynunda yaşar !
Hem de hiç vazgeçilmezmiş " YAŞAMDAN " !
Bir adım atıp bunu görüp başını önüne eğermişsin ...
İçin sıkılırmış işte ...
Bir kaç adım atıp buna şahit olup yüzünde isimsiz gökkuşakları çıkarmış ...
SEÇİM ÖZGÜRLÜĞÜ BU KADAR NET İNSANDAYMIŞ !
BU KADAR KESİN !
...
Nihayetinde gün bitip güneş yerini başka bir güneşe devrederken :
aklında kalan en kesin şey :
" YAŞAMAK İÇİN UMUT OLDUĞUYMUŞ " !
Ve kitaplarının arasında bulduğun not :
" IŞIĞINI KAYBETMEMİŞ OLMANA ŞÜKREDEREK " !!!
EN ÇOK TA BUNA :
VE BUNA :
ŞÜKREDEREK !
" İHTİYACI OLAN ALSIN " SONRASINDA ,
" İHTİYACI OLAN ALSIN OLMAYAN BIRAKSIN " OLDU ...
ÖNCÜSÜ KIYMETLİ , VARLIĞINA ŞÜKRETTİĞİM , BU YAZILANLARDAN
HABERDAR OLUP OLMADIĞINI BİLMEDİĞİM MELTEM HANIMDIR !
VARLIĞINA BİNLERCE KEZ ŞÜKÜRLER OLSUN !
ONU VAR EDENE BİNLERCE KEZ ŞÜKÜRLER OLSUN !
...MAYIS 2016...
...ŞARA...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder