24.01.2016 İSTANBUL
ŞARA A. ARŞ
" SUS ' UN TADI "
Bu "susmanın " kokusu daha önce değseydi bedenime ...
28 yıllık ömrümün bin yıllık karanlığında ben nefes almak için dahi
açmazdım ağzımı ...
Söze değmezdim ...
Sese değmezdim ...
Bedenin sahip olduğu her yan ayrı susardı ...
Elleri ...
Saçları ...
Ayakları ...
Ağız bir kenara ...
Beden öyle bir sustu ki ...
Her yan " can " buldu ...
Her yan sustu ...
Dili bir kenara bırak ...
Eller sustu ...
Saçlar sustu ...
Ayaklar sustu ...
Kulaklar bile sustu ...
Bilenler susarmış ...
El bildi ...
Saç bildi ...
Ayak bildi ...
Kulaklar bildi ...
Beden bir sustu ki ...
İnsan yanından geriye kalan " AN 'LARDA " " CAN " buldu ...
Öyle bir " CAN " buldu ki ...
Baktığı her şeyi gördü ...
Öyle bir gördü ki ...
Baktığı her şeyi anladı ...
Öyle bir anladı ki ...
Ayağı taşa takılıp düşse ; taşı öpüp başına koyar oldu ...
İnsan yandan geriye kalan ...
Öpüp başına koyduğu her taşta daha çok sevdi ...
Daha çok sevdikçe , daha çok sustu ...
Daha çok sustukça , daha çok sevdi ...
Öyle çok sevdi ki ...
" SEVGİSİ SUSMALARINA YOL ALDI " ...
Bir anlamanın nefesi değmiş benim göz kapaklarıma ...
Göz kapaklarıma değen bu nefesin tadı yön vermiş " görünürde insan
ömrüme , görünmeyende öteme " ...
Ve ben ...
O tattan sonra dünyada ki her tat yavan gelmiş insan ömrüme ...
...MAYIS 2016...
...ŞARA...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder