19 Nisan 2016 Salı

" HAYAT ; ÇAM AĞACI MI ? GÜL FİDANI MI ? "

                                                                   19.04.2016 İSTANBUL
                                                                               ŞARA A. ARŞ

HAYAT ;  ÇAM AĞACI MI ?

GÜL FİDANI MI ?



...

Evden çıkmışsın , alelacele ...

Plan , program yapmışsın ...

Yetişmen gereken ve yarım saat sonra kapanma ihtimali olan bi yere

koşturma telaşı var ...

Evden çıktın  ...

Sağa döndün ...

Yukarı yürüdün ...

Herkes normal olarak minibüsün geleceği yola bakar değil mi ?

Senin bir beklediğin olmalı ki gökten , gözün hep gökyüzünde :)

Nasılsa uçan bir dolmuş icat edilmedi henüz ( aslında kulağa hiçte fena

fikir gibi gelmiyor )    :))

Ve   ...

Onu görüyorsun ...

Gökten uçan bir dolmuş durağa gelir mi düşüncesiyle gülümserken onu

görüyorsun ...




Önce gül fidanını görüyorsun ...



Başını göğe daha çok kaldırıyorsun ...



Ve daha çok ...


Ve unutuyorsun ...

Planı , programı ...

Yetişilmesi gereken yer ;   "    Allah aşkına bu benden kıymetli değil sen buna 

bak , bunu izle , zerrelere kan  ...  Bana öğleden sonra gelirsin .  Şu olana 

bitene bak diyor ...   "   





...



Bir gül fidanı şaşırmış dünyanın karmaşasında , sarılmış çam ağacına !



Aslında saklanmış ta ...


...







Çünkü onu ancak gülümseyerek gökyüzünden uçan bir dolmuş bekleyen biri

görebiliyor ...

Sonrasında akıl devreye girip ; olur mu canım öyle şey  ! O kadar mı çoştun 

hiç bu kadar uzun boylu gül fidanı mı olur ! Dibine bak dibine !  Toprağına ! 

Gövdesine !  Kesin aşılama ( kırsal kesimde aşlama olarak geçen bir yöntem )

kullanılmıştır ! diyor 

AH AKIL ...

AKIL ...

İNSAN DA EN ÜSTÜN SENDİN DEĞİL Mİ ! ...

SAHİ NE SALTANAT SÜRMÜŞTÜN SEN BENİM 27 YILLIK ÖMRÜMÜN 100 MİLYON

YILLIK KARANLIĞINDA !  ...

...

...

...


Sana olmayan yemek yapma yeteneğimle börekler açtım !

Kitaplar aldım   !

Ben aç kaldım !  Seni tok yatırdım ! 

Bir dediğin iki olmadı !

Rahat uyuyamıyorum Şara dedin ! Çıplak ayakla kaz tüyü yastıklar aradım sana !






...

Bir   GÖZ   geldi de mat etti seni  ...

Cehennem çığlığı olan sesin  sinek vızıltısına döndü ...

Hala ;  Şara toprağına bak !  diyorsun ...

Buyur toprak ...

Al sana toprak ...

Has be has toprak ...

Bak gördün mü ? İyi aç gözünü o gördüğünde gövde ...

Yaa gövde ...

Biri çam ağacının biri aşılama olmayan gül fidanının gövdesi ...

...


Aklın kuyruğu da varmış bu gün kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp 

giderken gördüm ...

Sinek vızıltısı sesini de aldı giderken :)) Biraz içer , dağıtır , sakinleşir gelir ,

ben yardım ederim o na :)) 

...

Ben onu seyre daldım ...

Şaşırıpta bir çam ağacına sarılmasına ...

Saklanmasına ...

İlk bakışta onu kimsenin görememesine ...

Gizemine ...

Ahengine ...

Orada olupta , o güzelliğine rağmen orada yokmuş gibi davranmasına ...

Bu güzellikten mahrum kalan gözlere acıyarak , onun renginde kaybolarak 

izledim onu ...

Bu nasıl durmaktır ...

Nasıl boy vermektir ...

Utanmasam bir yüzük alıp bırakacağım toprağına hemde ben ...

Bu nasıl bir nefestir ...

Bir gül fidanı ışık saçar mı yedi aleme ...

Zerrelerin zerrelerine ...


...

...


...



Gidilmesi gereken yer öğleden sonraya kaldı ...

İyiki de kaldı ...

Bir cancıaz ile şarkılar söylendi ...

Kitaplar konuşuldu ...

Çaylar içildi ...




...








...


Şara ' ya o meşhur film izleme defteri yapıldı :))






Fakat o defter bu defter değil :)

Defter tamamlandığında belki onu da paylaşabilirim ...

Bunlar gün içerisinde bulduklarım ya da onlar beni buldu :)




...




...




...



...



...




...




...



...





...




...



...



...



Her gül fidanı bir çam ağacına sarılıp saklanacak kadar şanslı olmayabiliyor 

dünya denilen bu tuhaf yerde ...

...

Sarılıp saklanacak bir çam ağacı olmayan gül fidanlarına merhamet edin ki ;





...





MERHAMET DİLEMEK İÇİN YÜZÜNÜZ OLSUN VAR EDENDEN ...


VAR EDEN MERHAMETİNİZİ EKSİLTMESİN ...




  ... NİSAN 2016 ...





                                                                            ...ŞARA...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder