ŞARA A. ARŞ
HAYAT ; ÇAM AĞACI MI ?
GÜL FİDANI MI ?
...
Evden çıkmışsın , alelacele ...
Plan , program yapmışsın ...
Yetişmen gereken ve yarım saat sonra kapanma ihtimali olan bi yere
koşturma telaşı var ...
Evden çıktın ...
Sağa döndün ...
Yukarı yürüdün ...
Herkes normal olarak minibüsün geleceği yola bakar değil mi ?
Senin bir beklediğin olmalı ki gökten , gözün hep gökyüzünde :)
Nasılsa uçan bir dolmuş icat edilmedi henüz ( aslında kulağa hiçte fena
fikir gibi gelmiyor ) :))
Ve ...
Onu görüyorsun ...
Gökten uçan bir dolmuş durağa gelir mi düşüncesiyle gülümserken onu
görüyorsun ...
Önce gül fidanını görüyorsun ...
Başını göğe daha çok kaldırıyorsun ...
Ve daha çok ...
Ve unutuyorsun ...
Planı , programı ...
Yetişilmesi gereken yer ; " Allah aşkına bu benden kıymetli değil sen buna
bak , bunu izle , zerrelere kan ... Bana öğleden sonra gelirsin . Şu olana
bitene bak diyor ... "
...
Bir gül fidanı şaşırmış dünyanın karmaşasında , sarılmış çam ağacına !
...
Çünkü onu ancak gülümseyerek gökyüzünden uçan bir dolmuş bekleyen biri
görebiliyor ...
Sonrasında akıl devreye girip ; olur mu canım öyle şey ! O kadar mı çoştun
hiç bu kadar uzun boylu gül fidanı mı olur ! Dibine bak dibine ! Toprağına !
Gövdesine ! Kesin aşılama ( kırsal kesimde aşlama olarak geçen bir yöntem )
kullanılmıştır ! diyor
AH AKIL ...
AKIL ...
İNSAN DA EN ÜSTÜN SENDİN DEĞİL Mİ ! ...
SAHİ NE SALTANAT SÜRMÜŞTÜN SEN BENİM 27 YILLIK ÖMRÜMÜN 100 MİLYON
YILLIK KARANLIĞINDA ! ...
...
...
...
Sana olmayan yemek yapma yeteneğimle börekler açtım !
Kitaplar aldım !
Ben aç kaldım ! Seni tok yatırdım !
Bir dediğin iki olmadı !
Rahat uyuyamıyorum Şara dedin ! Çıplak ayakla kaz tüyü yastıklar aradım sana !
...
Bir GÖZ geldi de mat etti seni ...
Cehennem çığlığı olan sesin sinek vızıltısına döndü ...
Hala ; Şara toprağına bak ! diyorsun ...
Buyur toprak ...
Al sana toprak ...
Has be has toprak ...
Bak gördün mü ? İyi aç gözünü o gördüğünde gövde ...
Yaa gövde ...
Biri çam ağacının biri aşılama olmayan gül fidanının gövdesi ...
...
Aklın kuyruğu da varmış bu gün kuyruğunu bacaklarının arasına sıkıştırıp
giderken gördüm ...
Sinek vızıltısı sesini de aldı giderken :)) Biraz içer , dağıtır , sakinleşir gelir ,
ben yardım ederim o na :))
...
Ben onu seyre daldım ...
Şaşırıpta bir çam ağacına sarılmasına ...
Saklanmasına ...
İlk bakışta onu kimsenin görememesine ...
Gizemine ...
Ahengine ...
Orada olupta , o güzelliğine rağmen orada yokmuş gibi davranmasına ...
Bu güzellikten mahrum kalan gözlere acıyarak , onun renginde kaybolarak
izledim onu ...
Bu nasıl durmaktır ...
Nasıl boy vermektir ...
Utanmasam bir yüzük alıp bırakacağım toprağına hemde ben ...
Bu nasıl bir nefestir ...
Bir gül fidanı ışık saçar mı yedi aleme ...
Zerrelerin zerrelerine ...
...
...
...
Gidilmesi gereken yer öğleden sonraya kaldı ...
İyiki de kaldı ...
Bir cancıaz ile şarkılar söylendi ...
Kitaplar konuşuldu ...
Çaylar içildi ...
...
Şara ' ya o meşhur film izleme defteri yapıldı :))
Defter tamamlandığında belki onu da paylaşabilirim ...
Bunlar gün içerisinde bulduklarım ya da onlar beni buldu :)
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
...
Her gül fidanı bir çam ağacına sarılıp saklanacak kadar şanslı olmayabiliyor
dünya denilen bu tuhaf yerde ...
...
Sarılıp saklanacak bir çam ağacı olmayan gül fidanlarına merhamet edin ki ;
...
MERHAMET DİLEMEK İÇİN YÜZÜNÜZ OLSUN VAR EDENDEN ...
VAR EDEN MERHAMETİNİZİ EKSİLTMESİN ...
... NİSAN 2016 ...
...ŞARA...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder