2 Nisan 2016 Cumartesi

" SEN DE KİMSİN ??? !!! "

                                                                        23.12.2015 İSTANBUL
                                                                         ŞARA A. ARŞ

"   SEN DE KİMSİN ???   "


O yağmurlu gün ...

Minibüsteyim ...

Hava soğuk ...

Minibüs kalabalık ...

Aralık ...

Aklım oturur oturmaz çantamda ki ıslak mendille ayakkabılarımı temizlemekte ...

Yağmur demek çamur demek ...

  "    O    "   geliyor yanıma ...

Ne ara bindi minibüse  ...

Kim ,  kimlerden bilmiyorum aslında ...

Tanımıyorum ...

Dibime kadar geliyor ...

Hadi diyor ...

Aval aval bakıyorum suratına  ? ! Ne hadi !!! ???   Ne istiyorsun ?!


   "   YAZACAKSIN    !     "


!!!   

???

!!!


???

!?!


Ne yazacağım  ?!



"    YAZACAKSIN    !    "


Yüzünde saçma sapan bir kendinden eminlik  ...

Sanki benim sahibim ...


Tepem atıyor ...

Gerilme Şara diyorum sakin ...


Burnumun dibine dibine giriyor  ...


Gözlerini gözlerime dikiyor  ...


Tekrarlıyor ...


Hadi ...

Var edenim diyorum ; 

sen bana güç kuvvet ver ...


Bütün gücüm ellerimde toplanıyor ...



Sonrasında bir sakinlik çöküyor üzerime  ...

Diyorum ki ;  bak ayaktayım ...

Farkında mısın ?  Minibüsteyiz ...

Çantamda bir CV var ...


İş görüşmesine gidiyorum ...

Daha önemli şeyler var ...

Güzel güzel anlatıyorum ...

Bak kalem yok ...

Kağıt yok ...

Oturacak yer bile yok ...

Sen şimdi git  ...

Söz veriyorum eve gidince yazacağım ...

Ne yazacağımı bile bilmeyerek ...

Bariz başımdan atmaya  , kurtulmaya çalışıyorum  ...

Hemen benim tutunduğum koltukta oturan 3 öğrenciye dikiyor gözlerini  ...

Konuşmuyor ...

Ama ben anlıyorum  ...

Onlardan kalem , kağıt iste diyor ...

Var edenim , gözbebeklerimden alevler fışkıracak ...

Bağırmak istiyorum ...

Fakat onu başkaları görmüyor ...

Bu günün sınavı bu olsa gerek diyorum ...

O sırada öğrencilerin arkasındaki koltuklar boşalıyor  ...

Kolumdan tutup beni koltuğa oturtuyor ...

Elim ıslak mendile uzanmak için çantamın fermuarına gidiyor ki  ...

Elimi tutuyor ...

"   ÖNCE YAZACAKSIN    "

" SONRA SİLECEKSİN AYAKKABILARINI "


Sağımda solumda oturan insanlar var ...

İçimdeyse tam bir sinir harbi ...

Hadi diyor  ...

İnat bu değil mi yapmıyorum ...

İçinden ateşler fışkıran gözlerimi gözlerinden ayırıp dışarı çeviriyorum başımı ...

Ki ; çevirmemle sağ ayağımın üzerinde  bir ayak !  Buna ayak demek ne kadar

doğru olur bilemiyorum daha çok , minibüse binmeden önce yağmur

ormanlarındaki bir bataklığa uğramışta sonra yorulmuş minibüse binmeye karar

vermiş , BİR DEVE İNSAN AYAĞI KARIŞIMI BİR ŞEY buluyorum !


Nasıl !!!


O çamurdan ayağın bir tanesi ayağımda  , diğeri hava da bekliyor ve eğer

yazmazsam ayakkabım  ,  ten çorabım , pantolonumda  bir deve ayak izi baskısı

bırakacak üstelik sırıtarak !!!

Ayağı havada !


Yalvarır gözlerle bakıyorum ...

Yapma !  İş görüşmesi  ...

Burada ten çorabı , bu pantolonun aynısını nereden bulurum  ?!?

Yapma !!!

 "    YAZACAKSIN  "  diyor ...

Kafayı yediğinden eminim ...

Hangi durakta ineceğini düşünüyorum ...

Fakat o kadar zaman yok ...

Tamam diyorum pes ...

Kazandın ...

Pis pis sırıtarak sağ ayağımdan çekiyor ayağını ...

İnsafına şükrediyorum ...

Ayakkabılarıma bakıyorum ...

Islak mendille temizlenebilir durumda ...

Fakat havada olan ayağını basmış olsaydı ...

Mümkün değil ...

Öndeki koltukta oturan öğrencilerden kalem ve kağıt alıyorum ...

Ben yazmıyorum ...

Kalem , kağıt ve sağ elim bu gün burada buluşmak için sözleşmiş gibiler  ...

Ben sadece izliyorum ...

Taki minibüsü kullanan kişinin sesine kadar ...

Başımı kaldırıyorum ...

Kalabalık gitmiş ...

Bir ben kalmışım ...

"   O   "   da gitmiş ...

Şoför geldik diyor ...

Burası ...

...


Hakkında bildiğim tek şey   "  LAFTAN ANLAMAZLIĞI VE ÇOK SİNİR OLMAMA

RAĞMEN HEP ONUN İSTEĞİNİN OLMASI , İSTİSNASIZ "  ...


Başka bir gün , gün denilemez aslında  sabah  04.00 - 05.00 gibi baş ucumda

görüyorum onu !

Nasıl ya !!!  Nasıl !!!

Özel hayat denen bi şey  var ! Kişisel yaşam alanı !

Evin anahtarını mı çektirdin !

Çektirmekle kalmayıp odama mı girdin !

Sabah 05.00 te !


Hiç birini anlamıyor  ...

Tek bildiği kendi isteği  ...


"   KALK ,  YAZMAN   GEREKLİ "    ...


İlk zamanlar ayak diretiyorum ...

Uyuyacağım git diyorum ...

Yorganı çekiyor üstümden ...

Işıkları açıyor ...

Yatağa iğneler koyuyor ...


"   KALK , YAZMAN GEREKLİ "   ...


Gün yüzü göstermiyor ...

Sanırsın bir yetimin son lokmasını elinden almışım da , o da  "  AH "

etmiş ... O   "  AH  " tan da gidebileceğim hiç bir yer yok ...

Öyle peşimde ...

Fakat bir vakit geliyor anlaşıyoruz ...

Nasılsa hep onun istediği oluyor ...

Geldiğinde kahve isteyip istemediğini bile sorar oluyorum bir vakit sonra :)))

Her şey ...

"   O   "   nun gelmesiyle başlıyor ...

Ben bir şey yapmıyorum  ...

O yapıyor ...

Kalem ...

Kağıt ...

Ve bana emanet verilen  ;    sağ el ile birlikte ...


                                                                              ... ŞARA ...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder