13.04.2016 İSTANBUL
ŞARA A. ARŞ
Öleyim ben !
Vallahi öleyim !
Şu Erguvan ağacının altında !
Şu denizin içinde bata çıka oynayan köpeğin coşkusunun avuç içlerinde !
Bu Nisan da !
İnsan takvimince 2016 da !
Benim takvimimce sonsuzlukta !
Bu nasıl bir gün !
Bu nasıl bir güneş !
Öleyim ben şuracıkta !
Bu güneşin altında !
Bu toprağın üstünde !
Bu suyun şırıltısında !
Öleyim !
Bir isimsiz daha ne kadar mutlu olabilecek Allah aşkına !
Binlerce isimlinin arasında !
Vallahi !
Daha fazlası olamaz bunun !
Hazır bir Erguvan ağacı varken karşımda !
Kaçmaz bu fırsat öleyim ben şuracıkta !
Öleyim ben şuracıkta !
Dünya denilen bu tuhaf yerde !
Bir ERGUVAN AĞACI !
Bir ÇOCUK HAYLAZLIĞI !
Bir KÖPEĞİN ÇOSKUSUNU !
Gören herkes beni hatırlayıp GÜLÜMSESİN !
Kendine daha bir isim bile koyamamış bir kendini bilmez !
Daha ne kadar mutlu olabilecek !
Bir ARŞ ' ın mutluluğu !
Torpil geçilip bana mı verilmiş !
Ne yana dönsem bir bebeğin uykusunun masumiyeti !
Hazır dünya bu haldeyken !
Öleyim şuracıkta !
Gök başka gök !
Bulut başka bulut !
Su başka su !
Ne ziyandaymış şu vakte kadar benim kör ömrüm !
Bu ağacın yeşilinde !
Çayıma eşlik eden Aziz Nesin ' in " SEYYAHÂTNÂME " sinin
sayfalarının arasında !
Elimde ki bu kalem de !
Kağıtta !
ÖLEYİM BEN !
Bu nasıl bir yansımadır aleme !
Yansıması buysa aslına CAN ' mı dayanır !
Can ne ki !
Yahu ne verilir bu bedele !
Bundan ötesine varılır mı !
VALLAHİ ! ÖLEYİM BEN ŞURACIKTA !
Bu GÜNEŞİN altında !
Bu TOPRAĞIN üstünde !
Bu Nisan ' da !
Şu büyülü ERGUVAN AĞACININ karşısında !
Daha ötesinin mutluluğuna yetecek akıl kaldı mı bende !
Ben kayboldum zerreler de !
VALLAHİ ! YALANIM YOK ! ÖLEYİM BEN ŞURACIKTA !
KANA KANA ÖLEYİM !
...İnanılmaz güzellikteki bir Nisan nefesinde ...
... ŞARA ...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder