04.01.2016 İSTANBUL
ŞARA A. ARŞ
HİÇLİĞİMİN BENİ İÇİNE ALAN AVUÇ İÇLERİNE BİNLERCE KEZ
ŞÜKÜRLER OLSUN !
Başka bir alem ya bu topraklar !
Bütün zıtlıklar birbirinin tamamlayıcısı olmuşta bunu bir tek
" gören gözler " bilmiş !
Varlığa " yokluk " denmiş !
Yokluğa varlık !
Sözler çok olmuş ...
Suskunluklar " hiç " olmuş !
Bütün suskunluklarımda hiçliğe çarparak " varolmuşumda " ...
Beni herkes " hiç " görmüş !
Avuç içlerimde ... Ayak tabanlarım da nereden geldiğini bilmediğim bu
güç varken ...
Görmeyen gözler beni " ekmeğe muhtaç " bilmiş ...
Suskunluğum çoğaldıkça " süsten arınmış şerefli koltuklar da " daha rahat
oturur bulmuşum kendimi ...
Söze ihtiyacım azaldıkça , " anlamaya " olan sevgim artıyor ...
Aza kanaat ettikçe , " VAR EDENE " sonsuzluğum çoğalıyor ...
Huzur bulur oluyorum ...
Daha çok susar oluyorum ...
Suskunluğum da artıyorum ...
Beklentisizliğim artıyor ...
Fakat bu " insan aklın anlayacağı bir beklentisizlik hali değil " ...
Bir ; " tamam olma sürecinin başlangıcı " ...
... Öncelerimi hatırlıyorum ...
Cehaletime hayret eder oluyorum !
Ben miydim o ...
O bensem eğer ? ...
Bu kim ...
Susmak bahçelerinin , bir fidanın da yedi çeşit ; ayrı mevsimlerin çiçekleri
olmasına rağmen aynı zaman da açabilen , kokusu yeryüzüne hiç değmemiş
halleri varken , ben " söz " bahçelerinde harap olmuşum ...
Söze sarılmışım da " susmaya " hiç dokunmamışım ...
Üstelik tam zıttı olması gerekirken ...
Yeryüzü böyle zıtlıklarla dolmuş ya ...
Ben bir vakit zıtlıklarım da kaybolmuşum ...
Kendimi içimin karanlıkların da kaybetmişim bir vakit de ...
Ta ki , " susmaya " kadar ...
Susan her şeyin ; kendini anlatmak için "söze ihtiyaç duyan her şeyden "
daha kıymetli olduğunu görüyorum ...
Öyle ki ...
Sadece susuyor ...
Ben bilir oluyorum ...
Öyle ki , insan akılların anlayıp anlamayacağı bile kaygı yaratmıyor bende ...
Ben bilir oluyorum ...
Ne yana dönsem "hiçliğimi " bulduğum yerde ...
Kendimi mutlaka "şükreder" buluyorum ...
Ağlıyorsam ; gözyaşıma ...
Dizlerim kanıyorsa ; kanıma , yarama , dizimi kesen taşa ...
Boynum da bir ağrı varsa ; ağrıya ...
Canım yanmışsa ; canımın acısına , mutlaka " şükreder " buluyorum ...
İnsan akıl bunun gerçekliğini , samimiyetini nasıl anlasın ?
Anlamalarını beklemiyorum ...
Söz çamurunun için de altından bir susmak gelmiş de benim " benim
avuçumun içine lütfetmiş " ...
Çamura şükrediyorum ...
Çamuru VAR EDENE şükrediyorum ...
Altına şükrediyorum ...
Altını VAR EDENE şükrediyorum ...
Altının gelip o çamurun içinde benim avucumun içine lütfetmesine
şükrediyorum ...
Sağ avucumun içinin layık görülmüşlüğüne şükrediyorum ...
VAR EDENE öyle teslimim ki , avucuma bırakılan bu altından susmak
üzerindeki çamurlar benim göz yaşlarımla arınıyor ...
Göz yaşlarıma şükrediyorum ...
Bir yaprağın üstüne düşmüş yağmur damlası ne ise bu gözyaşı da o ...
...
Zamanın birinde bir düşünce düştü hayalime , hayalime düşen her düşüncenin
gerçekleşeceğini ben yaşayarak öğrendim ...
...NİSAN 2016...
...ŞARA...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder