09.04.2016 İSTANBUL
ŞARA A. ARŞ
SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !!!
Sen daha kaç zerreye ayrılacaksın ?
Kaç alem göreceksin daha ?
Sen bir Anka oldun ?
Sen bir çocuk oldun ?
Utanmadın bir erik ağacı oldun ?
YAHU SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
Sarı bir zambak mı olacaksın ?
Denizde suya bata çıka oynayan yüzen bir köpeğin çoşkusu mu olcaksın ?
Eflatun bir alem giyinmiş ERGUVAN 'ın rengi mi !
Bir isimsize isim mi olacaksın !
Karar ver !
Gün mü olacaksın !
Kanat mı olacaksın !
Yahu sen garip bir "SUSTUN " !
O da mı yetmedi !
Sen bir isimsize isim mi olacaksın !
Yahu nesin sen !
Kimsin !
Ne bu " YOĞUNLUK " !
Ne bu alemlere " SIĞAMAMAK " !
Hiç mi edep öğretmediler sana !
Ne bu " BİR MERMERE DÜZEN MUTLULUK GÖZYAŞI " !
Senin ne haddine " BİR DALGADA CAN BULMAK " !
Bir mermerin üzerinde " GÜLÜMSEYEREK AĞLADIN YETMEDİ " !
Manalar değişti !
Manalar bile ellerinde pusulalar mana aradılar !
Yandılar !
Yok oldular !
Zerrelerin manalarından !
" YAHU UTANMAN YOK MU ! SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN " !
SEN SANA VERİLMİŞ BİR BEDEN OLAMADIN !!!
SEN SANA VERİLEN BİR BEDEN DIŞINDA HER ŞEY OLDUN !
Sen sana verilen bir bedene ait olamadın !
Onun yiyeceği lokmayı unuttun !
İçeceği suyu unuttun !
Sen sana verilmemiş " HER BİR ZERREDE CAN BULDUN " !
Sen SARI BİR ZAMBAĞA mahvoldun !
Sen kulağına gelen FRANSIZCA BİR ŞARKIYA ezgi oldun !
Sen parmaklarına değen bir ERGUVAN ' a aşk ne kelime !
Öldün !
Bir ölmekle bin kez can buldun bir EFLATUN ' da !
...
Bir Nisan ayında bedenin Leyla ve Ezgi ile kumsalda çayını yudumlarken ,
bir yanın denizin içinde bata çıka oyun oynayan köpeğin coşkusunun avuç
içlerini öptü !
Şimdi kim anlasın seni !
...
İsimler mi verilecek sana !
Şara desinler !
Aslıhan desinler !
Erguvan desinler !
ALLAH AŞKINA ! HANGİ İSİM YETER SANA !
Sen bir Erguvan ağacının çiçeğinin EFLATUNUNUN NEFESİNDE ÖLDÜN !
Bir EFLATUN !
Bir ERGUVAN !
Söğüt ağacı bile ;
" EN ÇOK ONU SEV " dedi ...
Bir kabrin kalbinde açan bir Erguvan ağacı sebebiyle senin
en sevdiğin bir Erguvan ağacı oldu !
YAHU ! SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
Yetemeyecek mi sana oldukların !
Renk misin sen ?
His mi ?
Kayıp mı olmuşsun ?
Bulun muş mu ?
Bir dünya bin dünyaya nasıl dönüşür !
Bir isimsize isim mi olacaksın !
SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
Bu ayrılan zerreler daha da mı ayrılacak !
Hangi GÖZ ! Hangi KULAK SAHİBİ !
İsimsizleri bilecek !!!
Bu ayrılan zerreler daha da mı ayrılacak !
Sen yok mu olacak sın ?
Görünmez mi olacaksın zerrelerde !
Bu görünmelerden sonra !
Sen görünsen ne !
Görünmesen ne !
Bir ağaç !
Bir taş !
Bir beden !
Bir ses !
OLSAN NE !
OLMASAN NE !
Anlamlar bu kadar mı değişir !
Bir su içen kuşa senin yalvardığın oldu mu !
Biraz daha kal !
Seni izleyebileyim diye !
Onun içtiği suyun senin susuzluğunu giderdiği ?
Anlamlar bu kadar mı değişti !!!
Sen bir mermerin üzerinde gülümseyerek gözyaşı akıttın !
Gözyaşın mermere düştü !
Mermer mutluluktan öldü !
Dahası da varmış meğer !
İNSAN MUTLULUKTAN BAŞINI ÖNÜNE EĞER Mİ !
EĞERMİŞ !
Manalar bu kadar mı değişir ?
Ben mutluluktan başımı önüme eğdim !
Bin başım olsa binini verirdim bu mutluluğa !
Dön bak tarihe !
Geçmişe !
Vermediler mi !!!
Manalar bu kadar bu kadar mı değişir !
Ben mutluluktan başımı önüme eğdim !
DEĞİLİM Kİ BEN LÂYIK !
YÜZÜME ! GÖZÜME ! DÜNYANIN KİRİ PASAĞI BULAŞMIŞ !
Hepi topu bedeni 50 kilo kaplayan bir suret yeryüzünde !
Görünürde bir suret !
Zerrelere kadar !
Ben daha bir kuşun boynunda ki yeşilde , morda kaybolurken !
Bir dalganın sus'unda , ahenginde buldum görünmeyenimi !
Kum oldum ...
Son oldum ...
Yok oldum ...
Görünmeyen her ne varsa ben o oldum ...
Yahu dili olmayan bir şey nasıl konuşur !
Ben konuştum ...
Benim zerrelerim ...
Zerrelere ayrıldı ...
İsimler yetmedi ...
Manalar yetmedi ...
Sen bir mavi ile konuştun mu !
Ya bir çift kanat ile !
Ya yeni açmış bir ERGUVAN çiçeğinden alemlere erdiğin oldu mu ?
Alem ...
O alem ...
Sese ihtiyacın yok ...
Söze ihtiyacın yok ...
Bir bedene bile ihtiyacın yok ...
Yahu şaşma !
Suya ihtiyacın yok !
Bir olma hali ...
Bütün ayrılıkların yok olma hali ...
Nefese dahi ihtiyacın olmama hali ...
Sen daha ne kadar kaybolacaksın Şara !
Sen daha ne kadar bulunacaksın !
Kimsin sen !
Ne haddine gelmek buraya !
Daha ellerin çamur !
Bu layık görülmüşlük niye ?
Bir karanlık anında akıtılan " BİR DAMLA GÖZYAŞI " mı sebep sanırsın buna ?
Yahu kendine gel !
SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
İsimsizliğin isimler alacak !
Dünya ne kelime alemler şaşacak !
Sen o zamanda bir çift lacivert bez ayakkabı siyah bir sırt çantasıyla birlikte ;
mutluluktan başını önüne mi eğeceksin ?
Daha ötesi de mi var bunun !
Yahu ötesini nasıl anlatacaksın !
ALLAH AŞKINA !
SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
Yeter mi sandın !
Yetmeyecek ki !
Sahip olduğun tek şey olan canını versen yetemeyecek ki !
Kaç ülkeye değecek ayak parmakların kim bilir ?
Sen kaç şehirde layık görülmüşlüğüne mutluluk gözyaşı akıtıp , mutluluktan
başını önüne eğeceksin ?
Bin yıl geçse üstünden " LAYIK DEĞİLİM " ! Diyeceksin !
Belki iki bin yıl layık görülmüş olarak yaşayacaksın kim bilir ?
Daha ne çok mutluluk gözyaşı dökeceksin !
Gözünü bırak !
Ellerin ağlayacak !
El ağlar mı deme !
Saçının her bir teli ayrı ağlayacak bu mutluluktan !
ALLAH AŞKINA !
SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
İsmi olanlar bitecek !
Zerrelerin isimsizlere mi ayrılacak !
Bir isimsiz bin isimliyle kıyaslanamazken !
Senin zerrelerin isimsizlere mi ayrılacak !
ALLAH AŞKINA !
SEN DAHA KAÇ ZERREYE AYRILACAKSIN !
... ŞARA ...

Bir zerrenin bin zerresi
YanıtlaSilGidip görebilme hilesi
Sen bağırırken sokaklarda
Sokak sana minnettar
Veya zerreye ayrılma
Bak o alemler görecek seni zaten
Görünmez sandığın herşey
...
YanıtlaSil